İnsanoğlu işte, yada Beni Adem...


Dağdan deve çıkar büyü der. Ateş gülbahçesi olur sihir der. Ay yarılır efsunlandık der. Günümüzdeki insanların nankörlüklerine pek şaşırmış gördüm. Hepimiz Ademden geldik isek bazılarının kanı Kabil bazılarının Abil. Uzaylı değiliz ya. Perde kapandığı vakit nasıl ki güneş evinin içini aydınlatmaz, işte öylede gönülleri görmeyenlerin kalpleride karanlık. Sabır etmek lazım... İnsanoğlu bu. Şaşar Beşer.

Velhasıl sütü içer beğenmez, oysa ki İnek bu aşçı değil Gurme değil, sadece verilmiş görevi yapar. Sen İneği çerçöple beslersen ne beklersin  o sütten. Kaldı ki o süte bir de su karıştırırsın. Vay halimize.

Elbette sitem ederiz, lakin halimize etmemiz lazımken başkasının kaşını gözünü beğenmediğimiz için. Sanki derler ya hani dinine küfreden müslüman olsa. Bence etmeyendede bir gevşeklik ve kaypaklık var artık. Terazisi kayık fakat dürüstüm der, gözü lokma sayar cömertim der. Elbette İnsanoğlunu nasıl memnun edebilirsin ki. Tüm Kainatın mutlak Sahibini görmezden gelen İnsan başkasına sahiplik taslar. Eee Terbiye vazgeçilmez oldu artık. Fakat yinede sevinmemiz lazım aslen, çünki bu terbiye o terbiye değil henüz. İnsanı Rabbil Alemin terbiye eder amenna lakin kulu kul ile terbiye eder. Henüz iyi vakitler, tüm bu kaos ve bozukluk olsada sadece fırtına öncesi sessizlik olsa gerek. Nasıl yani. Bunlar en güzel günlerimiz kanatımca, elbette doğrusunu ALLAH bilir lakin pek de o kadar vahim bir durum değil henüz.


Asıl vahim durum daha ötede ve hazırlanıyor. Felaket tellalı değilim Kahin hiç değil, ama İnsanoğlunun bu lakayıtlığına, vicdansızlığına, doymazlığına ve bir sürü etken hal ve davranışına bunlar şahsımca az bile derim. Nasıl ki bir evladınızı 30 yıl yetiştirdiniz ve onca emek ve gayret verdiniz, bazen yemediniz yedirdiniz bazende giymediniz giydirdiniz velhasıl büyüdüğü vakit sizin en ufak isteğinize of dedi varsayalım ve siz buna dahi dayanamazken Sahip pek Hakim ve Sabır lütuf eder kuluna.

İşte bu dünya misafirhanedir umduğumuz değil bulduğumuzdur bize layık olan. Daha iyisi yokmu? Var elbette, varda senin boyun posun ne, ağırlığın ne onu sorgulamak lazım. Dünyaya ne için geldiğimizi dahi biliyoruz ama yazıklar olsun ki görmezden geliyoruz. İşimize gelmiyor, çok tembeliz belkide. Elbette Bal kaymak yanına sütte olsun deriz, hesaba gelince neden bu kadar pahalı sorarız. Nefes dediğimiz nimet için kaç yıl yaşarsak yaşayalım hep beleşe aldık, ama bir elektrik faturasını ödeme hele mum ışığında kalırsın ki ona da bir çamur atarsın ya neyse. Anladınız siz onu. Lafı uzatmaya ne hacet. Her şey zaten ortada, kime ne anlatıyoruma geleyim. Kimseye bir diyecek sözüm yok. Buraya yazarken kendimi dizginlemeye çalışıyorum, hani bir sporcu düzenli antrenman yapar ya formda kalması için bende antrenmandayım velhasıl.

Saygılarımla
İnsanoğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar