Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yasal ama Kul Hakkı

Resim
Yasal ama Kul Hakkı Bir deyim vardır hani atasözü denilir de hani hiçte aklımın kabul görmediği türden. Minareyi çalan kılıfını uydurur. İyi de artık minareyi çalanlar kılıfa gerek duymuyor sanırım. Adeta ben hırsızım ses çıkarma suçlu sen olursun mantığı ile bir YASAL ama KUL HAKKI türedi. Herkes bir ketum, sanki görmedim duymadım bilmiyorum havasında üç maymunu oynuyor.  Eviniz rızanız dışında zorla istimlak edilirse bu YASAL olabilir ama KUL HAKKI dır, tüketiğiniz elektrik veya su bedelinin haricinde iki misli bedel eklenirse faturaya bu işlem YASAL borç olabilir ama KUL HAKKI dır, dağlardaki su kaynaklarını şehre şebeke- lerden akıtılıp doğal Habitata zarar verilirse bu YASAL olabilir ama KUL HAKKI dır.. Günümüzde hırsızlığın pek fevkalade çeşitli türevleri peydah oldu. Hırsız kim Suçlu kim oyunu oynamaya hazırmısınız? Artık çalan da soyulanda kim bilmem ama birileri fena kazık atıyor tabir rica ise. Aklıma gelmişken şu çarpıcı hikayeye bir göz atalım arzu ederseniz. Bi...
Resim
Ayna Ayna söyle bana..... Kibir, insanın kendine yabancılaşmasının belkide teknik tabiri. Yapay tercihlerimizin doğal sonucu.Aşılması gereken yüksek bir duvar. Aşmak zor olsada içimizi vazgeçemeyiz vazgeçmemeliyiz, zeytinyağı olmak suyun üstünde kalmak içgüdüsel değil suni dürtülerimizin eseridir. Oysa ki tüm semavi dinler de ilk bilinmesi gereken aşama kendimizi tanımak ve benlikten kurtulmak dır. Peki en sevdiğimiz bir eşyamızı sevdiğimiz diğer bir kişiye hediye edebiliyormuyuz?  Yada düşünün önünüzde çok sevdiğiniz bir tatlı çeşidinin dörtte üçünü hiç tanımadığınız bir kişiye ikram edebilirmisiniz? Ne der inandığımız Öğretiler selamlaşın tebessüm edin kim olduğuna ne olduğuna bakmayın.  Lakin Kibir, çok bilmişlik ve hadsizlik insan dan bir sel gibi alıp götürür tümünü ve ardında yıkık ve göçük bir kişilik bırakır.  Ben yerine biz demenin hoş tarafı vardır ve içimizdeki düzensiliği düzene geçirir. “Çamur duk hamdık pişelim ey beşeri insan” ... diye boşuna dememi...
Resim
Dinime küfreden Müslüman olsa... Tıklım tıklım dır Kandil geceleri Camii'ler de, ne güzel. Çeşit çeşit insan çeşitli sebeplerden dolayı doldurur kutsal mekanları. Biri içinden dilek diler, diğeri şifa umud eder bir başkası derdini döker, bilemeyiz. Neticede Gönüllerdeki niyetleri ne tahmin edebiliriz nede bilebiliriz. Bildiğimiz tek bir şey, o kalabalıkların bir niyet üzere gittiğidir. Niyetsiz bir adım dahi atılmaz ya. Ama ne var ki aklıma takılan bir soru gelir böyle günlerde. Daha öncede belirtmiştim bir başka yazımda. İlla özel bir gün mü olması lazım. sair günlerde de kutlayamaz mıyız?  Kutlarız hemde her an ve her nefeste aslında, sadece aklımıza mı gelmiyor yoksa Şeytan mı çok kurnaz? Keşke o kutsal mabedleri dolduran o tüm güzel insanlar normal günlük hayatta da o halis niyetleri ile hareket etseler. Şimdi bazılarının “sen nereden bileceksin” deyişlerini işitiyorum sanki. Durun hele bir açalım konuyu, hemen öfkelenmeyin. Mesela yere çöp atmasak (temizlik imandan gel...
Resim
İşte Taht işte Tavandaki Kılıç... Taht ve Kılıç, ne kadar ironi. Belki okumuşsunuzdur “Demoklesin Kılıcı” hikayesini. İster Efsane, isterse Rivayet olsun mesaj anlamlı ve olumlu. Herkes Hayatında üstünde bir kılıç ile yaşadığını ve her nerede olursa olsun onu hissetmesi, görmesi gerektiğini bilmeli yada geç olmadan öğrenmeli. Gelin ünlü Romalı hatip Çiçero tarafından MÖ.260 yıllarında yazılan “Tusculanae Disputationes” yani “Turculum Tartışmaları” yazıtlarında yer alan kaynağa bir göz atalım; “Siraküza Kralı Dionysos, kral olmanın çok rahat ve güzel olduğunu savunan Demokles'e ders vermek için onu yemeğe davet eder.Demokles’e: “ Bu mutluluğu, seninde tatmanı istiyorum” der ve krallık tacı ve tahtını, büyük bir şölen düzenleyerek, Damokles’e devreder. Demokles Tahtın üstünde ince bir ipe bağlı büyük ve keskin bir kılıç görür.“ tabi bu efsanenin dahası da var fakat fazla uzatmadan mesaj efsanenin neresinde sorusuna yanıt bulalım. Demokles bakar bu iş düşündüğü gibi değil ve korka...
Resim
Tarafmıyız, tarafsızmı yoksa ne taraf ? Polarite, zıt kutupluluk veya zıtlık. Evren’de herşeyin bir zıttı mevcuttur.  Peki zıt olmak kötümüdür yoksa iyimidir. Tamamen göreceli bir kavram olmakla birlikte her hayırda bir şer vardır , her şerde de bir hayır vardır gibisinden algılayabiliriz. Örnekleme yapmamız gerekirse ; Gün-Gece, Sıcak-Soğuk, Ağır-Hafif gibi. Peki günlük sosyal hayatımız ile ne alakası var acaba, nasıl bir bağlantı kurulabilir? Hergün aslında zıt kutup ve polarize olabiliyoruz. Hemen yanımızda ki en sevdiğimiz arkadaşımızla çok zıt görüşlerde olabiliriz, kendisi başka bir taraf ben ise başka bir tarafım.  Peki taraflılık hayatımıza ne getiriyor hayatımızdan ne götürüyor?  Yaşadığımız yerkürede bir takımın taraftarı rakib takımın tarafını canice katledebiliyorsa, bir ideolojik görüş nedeniyle birilerinın hayatına son veriliyorsa sizce bir tarafa taraf olmak ne kadar mantıklı? Polariteden yani taraflılıkdan kendimizi ne kadar soyutlayabilirse...
Resim
Ah Cehalet ahh sen yokmusun... Bir röportaj ve sorulan sorulara verilen cevaplar... Aman Allah’ım dedirten cinsten... Röportör’ün sorusu “Mecliste Yerçekim Kanununun Kanunlardan çıkarsı oylanacak. Sizce çıkmalımı?” Yaşları 18 ila 45 arası olan çeşitli İnsanlara sorular soruldu. Genç bir arkadaş grubu takılıyor kameraya ve sorular soruluyor. Gençler kaldırılsın diyor. Devlet Babanın bir bildiği vardır elbet cevabı ile sonlanıyor reportaj. Sonrasında bir bayana soruluyor ve yakın bir cevap ile karşılık buluyor. Ey ahali gel görki ne günlere kaldık. Yerçekim Kanunu Kanun Maddelerinden  çıkartılsın mış mış mış. Yandık ki ne yandık...  Aslında bu reportaja şahit olan şahsım şunu sordum kendime. Bu cevabı verenler cahil olabilir, kabul ediyorum fakat bu cevaba sahip olan etten kemikten canlılar bu Vatana ne verebilir? Bunlar Karadeliği, Centaurus Sarmalını veya Hubble den haberi olmayabilir lakin şunu hiç mi yaşamadılar. Hafifçe havaya doğru zıplasalar yine yere düşerler ve ...